EN BÜYÜK HAZINEMIZ...
Manevi değerlerimizi cocuklarimiza nasil öğretebiliriz...
Cevremizde karsilastigimiz, gördüklerimiz; Manevi degerlerimizin yavas yavas kayboldugunu gösteriyor.Birbirimize yardim etmek,sahsiyetleri önemsemek,nezaket, karsilikli sorumluluklar bir yerde anlamsiz kelimeler olmaya dogru gidiyor.
Bizlerin birer hazineleri cocuklarimiza yalanin kötü bir sey oldugunu.Tesekkür etmeyi.Bir sey degil gibi söylevleri nasil ögretecegiz.Ilerde bu cocuklarin birer yetisken olacagini,o zamanda karsilasacaklari zorluklari bu günden bilincimizin altina yatirmamiz gerektigine inaniyorum.Ilerde onlarin önlerine cikacak zorluklarin bir yerde sorumlusu olabiliriz.
Bazen istemiyerek yaptiklari hatalari baskalarinin üzerinden bizlere anlatmalari karsisinda
nasil bir tepki vermemiz gerekiyor.Acaba bu hazinelerimizin bu masun yalanlari ilerde onlarin karekteri oldugu bakisinami kapilacagiz.
Çocukların bazen bizlerin istekleri dogrultusu disinda istedikleri gibi davranmamaları, onların yaptiklari birer suçlu olduklarını göstermez. Çünkü bu hazinelerimiz bir değer sisteminin içinde büyümeli ve ebeveynlerinin olaylara yaklaşım biçimlerinden kendi tecrübelerini edinmeli.Bir yerde yalan söyleyerek karşılarındaki büyüklerinin düşünce cenberine girmeye çalışırlar ve ne yazık ki küçük çocuklar tüm büyüklerin kendileri gibi düşündüklerini sanırlar.Dördüncü yaşlarindan sonra büyüklerinden farklı düşünceler geliştirirler. Uzmanlara göre; bilinç bu yaşta oluşmaya başlıyor. Bundan dolayı çocukların ilk yalanlarının bu 'roller oyunu'nun dönemine denk gelmesi bir tesadüf değil. Bu dönemde sadece başkalarının düşüncelerini benimsemekle kalmayıp aynı zamanda onların kişiliğine de bürünmeye çalışıyorlar.Ebeveynler - çocuk dünyasında günlük olarak yaşananları daha sonra oyuncak ayılar, bebekler veya komşunun köpeği ile tekrar canlandırıyor ve bu yaşta uçsuz bucaksız bir hayal dünyasına sahip oluyorlar.
Cocuklarimizda en önemli nokta kendilerini güvende hissetmeleridir.Onlari bastan itibaren elestiren,daha o günlerde tam olarak manevi degerlerin ne oldugunu kavriyamiyan cocuklarimiza ögretme cabamiza ihtiyaclari yoktur.Bunu sosyal düsünce ve davranis bicimini kendileri yukardaki belirttigimiz güvenle elde edebilirler.
Onlara verebilecegimiz en büyük güvence onlari olduklari gibi sevdigimizi belirtmemizdir.Yaptiklari yanlislari hisseden cocuklar bu durumun tenkitleri karsisinda iclerine kapanir.Ileriki zaman diliminde kendisine ulasilmasi cok daha zor bir durum alir.Tabii ki herseyi kabullenecegimiz ve yaptiklarinin her seyi kabul etmek zorunda oldugumuz hissinede kapilmamalidir.
Tepkilerimizi nasil göstermeliyiz..
Ebevenyler çocuklarına, yanlış bir şey yaptıklarında mutlaka uygun bir dille söylemeliler. Ancak yolunda gitmeyen şeyler için büyük hayalkırıklıkları yaşamak için henüz erken. Anne - babaların, çocuklarının davranışlarının bir suç değil de, bir gelişme safhası olduğunu bilmeleri onları rahatlatır. Her çocuk doğru davranmak ister. Hiçbir şey onun için anne - babası tarafından kabul görmek kadar önemli değildir. Tüm davranışlarını onları mutlu etmeye ve takdir almaya odaklar. Tabii buna karşılık onların hoşuna gitmeyecek her türlü eylemi de sakınır. Elbette bunların terbiyeli olmakla hiç ilgisi yok. Çünkü bu yaştaki çocukların davranışlarında henüz bir anlam mevcut değildir.
Gelişim döneminin onlara getirdikleri çerçevesinde hareket ederler. Dünyaya karşı sınırsız bir merak içinde, elleri ile onu tanımak, ağızları ile onu kavramak isterler. İstenmeyen bir davranışın sonucunda gelen bir şaplağa veya başka bir cezaya karşı çocukta, davranışları ile annesinin elini bağdaştıran bir korku gelişir. Sonuç olarak, çocuk istenildiği gibi davranır! Ama onu anlayışla karşıladığınızı ve davranışını anladığınızı bu şekilde öğretemezsiniz.
Büyüklerini örnek alırlar
İlk etapta anne - babanın oluşturduğu örnek, çocukların duygu ve düşüncelerini geliştiriyor. Otobüste giderken engelli bir kadının bindiğini görüp sizden yer istemediği halde yerinizden kalkıyorsanız, kişiliğinizi ortaya koymuş olursunuz. Bu davranış çocuğunuzun ileride yaşam biçimini belirlemesinde yardımcı olur. Elbette onun örnek alacağı tek insan siz değilsiniz, ama ilk yıllarında en önemli kişi siz olacaksınız. Düşünceleriniz ve davranışlarınız çocuğunuz tarafından özümsenir ve onda gelişir. Burada önemli olan ne kadar mükemmel olduğunuz değil, çocuğunuzun sizi gördüğü dünyada ne kadar dürüst ve tutarlı olduğunuzdur. İşte bu da onun görüp daha sonra benimseyeceği temel davranış biçimidir.
En iyi kriter sizsiziniz
İlk yıllarda, düşündükleriniz ve hissettikleriniz çocuklarınız için yol gösterici olacaktır. Çocukların çok hassas antenlere sahip olduklarını unutmayın: Söylediklerinizle, demek istedikleriniz uyuşmadığında bunu kolayca anlayabilirler.
Çocuğunuzu toz pembe bir gözlükle görmeye çalışın. Onun güzel yanlarına odaklanın, yolunda gitmeyen davranışlarını görmemeye çalışın. Sık sık ona, onu olduğu gibi sevdiğinizi ve kabul ettiğinizi gösterin. Manevi değerlerin temelini oluşturmak için, ona ilk yaşam yıllarında anlayış ve güven gösterin ve onu sınırsız sevin.
Ona yetişkinlerin değerler sistemine alışabilmesi için zaman tanıyın. Çocuğunuzu sevdiğiniz ve dikkate aldığınız takdirde sizin davranışınızı örnek alacaktır. Onu döverek veya başka türlü cezalar uygulayarak ancak tam tersini elde edebilirsiniz.
Önemli olan, manevi değerleri günlük yaşamınızda uygulamanız. Bir çocuk, ailesinde kimsenin diğerinin sözünü bölmediğini ve yanlış davranışların alay konusu olmayacağını görürse bu yaklaşımı benimser.
Büyüdükçe çocuklar arkadaşlarından ve televizyondan da etkilenmeye başlar. Öğrendiği bazı davranış şekilleri sizin vermek istediklerinizle örtüşmeyecektir. Bundan dolayı bu tarz faktörlerin etkilerini azaltmaya çalışın.
H.A.E
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home