KISILIK V..
EŞLİK EDEN ÖZELLİKLER VE BOZUKLUKLAR
Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler amaçları tam gerçekleşmek üzere iken kendi ayaklarını kaydırırlar (Örneğin tam mezun olacakken okulu bırakma, bir ilişkiyi iyi bir biçimde sürdürüyorken onu baltalama, bozmaya çalışma). Bazıları stres dönemlerinde hayaller görebilir, vücut algısında çarpıklıklar yaşarlar. Daha çok evcil bir hayvan ya da cansız bir nesne ( geçiş nesneleri ) ile kendilerini daha güvende hissederler. Eğer duygu durumu bozukluğu ve uyuşturucu madde kullanımı varsa, intihar nedeniyle genç yaşta ölümler ortaya çıkabilir. Kendilerine acı çektirmeye yönelik girişimler ve başarısız intihar girişimleri ile sakat kalabilirler. Sık sık işlerini kaybederler veya bırakırlar. Eğitimlerini yarıda bırakırlar veya evlenip ayrılırlar. Çocukluk yaşamlarında fiziksel ve cinsel kötüye kullanılıp, ihmalkarlık, düşmanca çatışmalar, küçük yaşta anne baba kaybı ya da ayrılığı görülür.
Borderline kişilik bozukluğu dünyanın her yerinde tanımlanmıştır. Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin % 75'ini kadınlar oluşturmaktadır. Genel toplumun % 2'si civarında görülme sıklığı vardır. ABD'de bu kişilerin % 10'u ayakta tedavi görmekte iken (muayenehaneye düzenli olarak gelip giderek), % 20'si ise psikiyatrik yataklı kurumlarda tedavi görürler.
Ailede Antisosyal Kişilik bozukluğu veya Duygudurum Bozukluğu varsa risk artar.
Borderline Kişilik Bozuklukları çoğu zaman duygu durum bozuklukları ile birlikte görülür. Ya da ilgi çekme manipülatif davranış ve hızlı değişen davranışlarla karakterize, Histerionik Kişilik Bozukluğu tanısı ile bir aradadır.
Bazen Şizotipal Kişilik Bozukluğu'nda, şüpheci düşüncelerle Paranoid Bozukluk ve Narsisistik Kişilik Bozukluğu'nda ufak uyarılara, öfkeyle tepki gösterme ile beraber olabilir.
Bazen Şizotipal Kişilik Bozukluğu'nda şüpheci düşüncelerle, ya da Paranoid Bozukluk ve Narsisistik Kişilik Bozukluğu'nda ufak uyarılara öfkeyle tepki gösterme ile beraber olabilir. Bağımlı Kişilik Bozukluğu ile beraber de görülebilir. Borderline Kişilik Bozukluğu olanlar terkedilmeye duygusal açıdan boşlukta kalma, öfke duyma ve karşı istekte bulunma ile tepki verirken, bağımlı kişilik bozukluğu olan kişi ise, duruma giderek artan bir suskunluk ve baş eğici bir tutumla tepki gösterir. Acele ile bakım almak ve destek görmek için bunun yerine geçecek yeni bir ilişkinin arayışına girer.
Borderline Kişilik Bozuklukları psikoterapide ilaç ve terapi ile tedavi görürler. Zor vakalardır. Bazen 10 yılı aşkın süren terapiler, destek terapisi ile yaşam boyu devam edebilirler. Daha çok terapistle arasındaki iyi ilişkinin iyileştirici tarafından yarar görürler ama sık sık yüceltme ve terapisti değersizleştirme süreci yaşadıkları için, değersizleştirme süreci atlatılabilirse terapide kalırlar. Terapistleriyle iyi giden ilişkilerini de oldukça sık baltalamaya çalışabilirler. Hızlı ve zamansız yüzleştirmeler hemen terapiden uzaklaşmalarına neden olur. Terapistin çok dikkatli olması gerekebilir.
(DSM IV'den yararlanılmıştır)
Çekingen Kişilik Bozukluğu
Ergenlik dönemi ya da sonrasında (genç yetişkinlik) başlar. Değişik koşullar altında ortaya çıkan, toplumsal ketlenmenin, yetersizlik duygularının ve eleştiriye aşırı duyarlılığın süreklilik gösterdiği bir davranış biçimidir.
Bu kişiler, eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak olma korkusuyla çok fazla kişiler arası ilişkiler gerektiren meslek etkinliklerinden, ya da okul etkinliklerinden kaçınırlar. İşlerinde yükselme önerilerini, yeni sorumluluklar ve iş arkadaşlarından eleştiri alma sonucunu getirebileceği için geri çevirirebilirler. Sevileceklerinden, eleştirilmeden kabul edileceklerinden emin olmadan yeni arkadaşlıklar kurmaktan kaçınırlar. Tersi kanıtlanmadıkça diğer insanları reddedici ve eleştirici olarak kabul ederler. Destekleyici ve ilişkileri besleyici yanlarını tekrar tekrar görmedikçe grup etkinliklerine katılmazlar. Kişiler arası yakınlık kurmak bu insanlar için zordur. Tutukluk gösterir ve kendileri hakkında alay edileceği, küçük düşecekleri kaygısı ile yakınlaşma, dostluk kurmaya ilişkin duygularını kendilerine saklarlar. Bu kişiler toplumsal durumlarda eleştirilecekleri ve dışlanacakları konusu üzerinde aşırı düşündükleri için, bu tür tepkileri sezme yetileri çok düşüktür. Hafifi bir eleştiride hemen yaralanmış hissederler. Utangaç, sessiz, " görünür - görünmez " olma eğilimleri vardır. Kendilerine yönelik bir ilginin aşağılayıcı ve dışlayıcı olabileceğinden korkarlar. Hiçbir şey söylemeden durabilirler, çünkü başkaları bunu "yanlış" değerlendirebilir kaygıları vardır. Alay konusu olduklarını düşündüren gizli ipuçlarına çok sert tepki verirler. Topluma etkin bir birey olarak katılma özlemleri vardır. Yetersiz hissetme ve benlik saygılarının düşük olması katılımlarını engeller.
Toplumsal yönden yetersiz, beceriksiz, albenisi olmayan, kişisel çekicilikleri ile ilgili kaygılı ve başkalarından aşağıda hissederler. Sıradan durumlarda karşılaşacakları tehlikeleri abartırlar. Güvenli ve kesinlik taşıyan ortamlara duydukları ihtiyaç sınırlı bir yaşamları olması sonucunu doğurur. Bu kişiler uygun bir giyeceği olmadığını düşünerek bir iş görüşmesini iptal edebilirler. Sıradışı somatik belirtiler (kansızlık, yan ağrısı, aşırı üşüme v.s. gibi) ya da diğer sorunları bahane ederek mahçup olma, utanma kaygısı ile yeni etkinliklerden kaçınırlar.
İlişkiye girdikleri insanların davranışlarını ve ifadelerini tetikte kalarak değerlendirmeye çalışırlar. Korkulu, gergin, yavaş davranışları gülünç duruma düşme ve alay edilmelerine ya da yazgı çağırarak kendileri ile ilgili kaygılarının, doğrulanmasına neden olur. (Bakınız kendini doğrulayan kehanet)
Eleştiriye yüzleri kızararak ya da ağlayarak tepki verme endişeleri vardır. "Utangaç" "ürkek" "yalnız" "kendi halinde" kişiler olarak tanımlanırlar. Bu bozukluğa eşlik eden sorunlar toplumsal ve mesleki alanlarda ortaya çıkar. İşlerinde yükselemezler ya da çok yavaş yükselirler. Benlik saygısının düşük olması, dışlanmaya duyulan aşırı duyarlılık kişiler arası ilişkileri kısıtladığı için, toplumdan uzak yaşayarak, toplumsal destekten yoksun kalırlar. Ya çok güven duydukları kişilerle ya da yalnız dolaşırlar. Sevgi ve kabul görmek istedikleri için diğer insanlarla ideal bir ilişkileri olduğu düşlerini kurarlar. Az sayıda arkadaşları olduğu için onlara çok bağlanırlar.
Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülür. Toplumda %1 oranında görülür. Kültür ve etnik grupların kaçınmayı ve çekinmeyi ne kadar olağan kabul ettiği düşünülerek tanı konmalıdır.
Çekingen davranış çoğu zaman bebeklikte ya da çocuklukta utangaçlık ve toplumdan uzaklaşma, yabancı ve yeni durumlardan korkma ile başlayabilir. Yaş ilerledikçe utangaçlık azalacağına, ergenlikte daha fazla utangaç ve çekingen olur. Erişkinlikte ilerleyen yaş ile yatışabilir.
Hem çekingen bozukluk hem de bağımlı kişilik bozukluğu bir arada görülebilir. Pekçok kişi çekingen özellik sergileyebilir. Bu özellikler esneklik göstermediği, uyumu bozduğu, süreklilik taşıdığında, mesleki olarak başarıyı engellediğinde, çekingen kişilik bozukluğu tanısı alır.
Genelde psikoterapiden çok yararlanırlar. Terapistlerine güvenirlerse bağlanırlar. Terapistlerinden aldıkları güçle yavaş yavaş dış dünyaya katılırlar. Utangaçlıklarıyla, dışlanma korkuları ve yalnızlıklarıyla, kişiler arası ilişkiler kurma inceliklerini öğrenirler ve bunu terapi odasının dışına çıkarabilirler.
(DSM IV'den yararlanılmıştır)
Histerionik Kişilik Bozukluğu
En önemli özelliği, hemen her alanda aşırı duygusallık ve ilgilenilme ihtiyacı içinde olmalarıdır. Ergenlik ve ergenlik sonrası (genç yetişkinlik) ortaya çıkar.
Histerionik Kişilik Bozukluğu olan kişiler ilgi odağı olmadıkları durumlarda rahatsız olup değerlerinin anlaşılmadığını düşünürler. Çoğu kez çok canlı ve rol yapar bir tarzda ilgiyi üzerlerine çekmeye çalışırlar. Yeni tanıştıkları insanlarla neşeli, ilgili, açık samimi ve hararetli tarzda ilişki kurup, kur yaparak ( flörtöz ilişki ) başlangıçta onları cezbederler. Ama sürekli ilgi odağı olmak istedikleri için bu özellikleri süreklilik göstermez. Sürekli "parti yaşamı" rolü sürdürmek zorundaymış gibidirler. İlgi çekemezlerse çarpıcı birşeyler yaparlar (bir hikaye uydurma, olay sergilemek gibi) Bu kişilerin fiziksel görüntüleri ve davranışları çoğu kez uygunsuz bir biçimde cinsel yönden ayartıcı, baştan çıkarıcıdır. Bu davranışları sadece eş ve sevgililerine karşı değil içinde bulundukları toplumsal çevre, iş yaşamı ve profesyonel ilişkilerde de ortaya çıkar. Duygusal dışa vurumlar sığdır ve hızlı değişir. Bu kişiler sürekli fizik görünümleri ile ilgilidirler. Giyim kuşamları için çok fazla zaman, para ve enerji harcarlar. Dış görünümleri ile ilgili iltifatlar duymak isterler. Duymazlarsa kızarlar. Beğenmedikleri bir fotoğraflarını görürlerse aşırı derecede sinirlenirler.
Konuşmaları ayrıntıdan yoksun ve karşı tarafı etkilemeye yöneliktir. Sağlam düşünceler çarpıcı bir şekilde sezgisel boyutta dile getirilir, altta yatan nedenleri çoğunlukla belirsizlikler taşır ve destekleyici gerçeklerden ve ayrıntılardan yoksundur. Örneğin birinin çok hoş bir insan olduğundan bahsedebilir ama bu kişiyi hoş yapan davranışlardan birini niteleyemez.
Çoğu kez gösteriş yaparlar. Yapmacık davranışlar ve duygularını aşırı bir abartma ile gösterirler. Duygularını aşırı bir biçimde ortalıkta, herkesin önünde sergileyerek arkadaşlarını, eşlerini, tanıdıklarını utandırırlar. Sıradan küçük olaylar karşısında hıçkırarak ağlayabilirler ya da öfke patlamaları yaşarlar. Ancak duyguları çoğu zaman hızlı bir biçimde gelip geçiyor gibi görünür ve başkaları da onları bu duyguları gerçekten yaşamıyor olmakla suçlarlar.
Bu kişiler ileri derecede telkine yatkındırlar. Duyguları ve düşünceleri o sıradaki heveslerinden kolayca etkilenir. Özellikle, sorunları büyülü bir şekilde çözeceklerine inandıkları otorite figürleri olmak üzere, başkalarına aşırı derecede güvenebilirler. Bu insanlar ilişkilerinin olduğundan daha yakın olduğunu düşünürler ve tüm tanıdıklarını canım, bir tanem, aşkım v.s. olarak tanımlarlar. Sık sık romantik düşlere dalarlar.
Histerionik kişilik bozukluğu olan kişilerin duygusal ya da cinsel ilişkilerinde, duygusal yakınlık sağlama ile ilgili güçlükleri olur. Başkaları ile olan ilişkilerinde farkında olmadan " kurban " ya da " prenses " gibi bir role soyunurlar. Eşlerini ya da karşı cinsten arkadaşlarını duygusal manipülasyon ya da baştan çıkarıcılık yoluyla, bir taraftan denetim altında tutarken, diğer taraftan da aşırı bir bağlılık sergilerler. Aynı cinsten kişilerle arkadaşlıkları genelde bozuktur. Çünkü cinsel yönden ayartıcı tarafları arkadaşlarını rahatsız eder. Sürekli ilgi görme istekleri arkadaşlarını sıkmaya başlar. İlgi odağı olmadıkları zaman depresif ve sinirli olurlar. Sürekli bir heyecan, yenilik, uyarılma arayışı içinde olup, sıradan günlük olaylar karşısında sıkılırlar. Eğlenecekleri bir ortam ertelenmişse (Hazzın ertelenmesi) büyük bir düş kırıklığı, öfke patlamaları yaşarlar. Tüm eylemleri, çoğu kez hemen doyum sağlamaya yöneliktir. Bir işe büyük bir hevesle başlayıp ilgilerini de hızla yitirirler. Yeni ilişkilerin heyecanını aradıkları için uzun süreli ilişkilerini görmezden gelirler.
Gerçekten intihar etme olasılıkları bilinmemektedir. Dikkati çekmek ve daha fazla ilgi almak için intihar tehditleri kullanırlar.
Çoğu kez Borderline, Narsistik, Antisosyal ve Bağımlı kişilik bozuklukları ile birlikte görülür. Genel toplumda % 2 - 3 görülür. Kadınlarda daha sık konan bir tanıdır ama erkeklerde de aynı oranda görülmektedir.
Ortak pek çok özellik olduğu için diğer kişilik bozuklukları Histerionik Kişilik Bozukluğu ile karışabilir. Borderline Kişilik Bozukluğunda ilgi arama, manipüle etme, hızla değişen duygularla belirli olur ve kendine zarar verme, yakın ilişkilerde kızgınlık doğurucu ayrılıklar ve sürekli derin boşluk duyguları ve kimlik bozukluğu ile ayrılır. Antisosyal Kişilik Bozukluğu ve Histerionik Kişilik Bozukluğu olan kişiler dürtüsel, heyecan arayıcı, pervasız, baştan çıkarıcı ve manipülatifidir. Histerionik kişilerde duygular abartılıdır ve antisosyal davranışlar göstermezler. Histerionikler kendi gereksinimlerinin beslenmesi için manipülatif davranırken antisosyaller çıkar sağlamak, güç elde etmek ve maddi doyum için manipüle ederler.
Narsisler daha çok " üstün " oldukları için ilgi beklerler. Histerionikler kırılgan ve bağımlı olurlar. Narsistik Kişilik Bozukluğu olan kişiler başkalarıyla ilişkilerinde arkadaşlarının " VIP " ( çok önemli kişi ) konumunda ve zenginliği vurgulama eğilimi taşırlar ve bu kişilerle yakınlıklarını abartarak sunarlar. Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişi kendine yol gösterilmesi ve övgü almak için başkalarına ileri derecede bağımlılık gösterirler. Histerionik kişilerin aşırı abartılı, süslü, duygusal özelliklerini taşımazlar.
Psikoterapiden fazla yara sağlayamazlar. Ara ara bir probleme yönelik gelir giderler. Yüzleştirme tekniklerinden hoşlanmazlar. Eğer terapide kalabilmişlerse abartılı duygu gösterilerinin arkasındaki sığlıkla mücadele edebilirler. (DSM IV'den yararlanılmıştır)
Narsisistik Kişilik Bozukluğu
Başlıca özelliği ergenlik ve ergenlik sonrasında başlar, değişik durumlarda ortaya çıkar. Üstünlük duygusu beğenilme gereksinimi ve empati (Başkalarının isteklerini, duygularını, ne hissettiğini anlayabilme, kendini onun yerine koyabilme yetisi) yapamama ile oluşan bir bozukluktur.
Bu insanlar kendilerinin çok önemli olduğunu hissederler. Kendilerini olduklarından daha yetenekli ve önemli görüp, başarılarıyla öğünürler. Gösterişe düşkündürler. Başkaları için çok önemsendiklerini düşündükleri için bekledikleri övgü gelmeyince şaşkına dönerler. Kendi başarılarında diğer insanların katkılarını görmezden gelirler. Sıklıkla sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da kusursuz sevgi hayalleri kurarlar. Kendilerini meşhur ya da ayrıcalıklı insanlarla karşılaştırılar.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu olan kişiler üstün, özel, eşi bulunmaz kişiler olduklarına inanıp başkalarının da öyle görmesini beklerler. Kendilerinin ancak özel ve yüksek konumdaki kişilerce anlaşılacakları ve seçkin kişilerle ilişki başlatacaklarını düşünürler. İlişkide oldukları kişiler "eşi bulunmaz", "mükemmel" ya da "üstün yetenekli" olarak tanımlarlar. Sıradan vasat buldukları insanların, kendi üstün ihtiyaçlarını, özel değerlerini anlayamayacaklarından emindirler. İlişkiye girdikleri kişilere yükledikleri, yüceleştirdikleri değerler yoluyla kendi benlik saygılarını güçlendirirler (yani ayna tutarlar).
Hep "en yukarıdaki" kişilerle (genel müdür, profesör, paşa v.b. )ve en iyi kurumlarla ilişki kurmakta ısrarcıdırlar. Birisi kendileri hayal kırıklığına uğratırlarsa değerlendirmesini değersiz bulurlar. Bağlı bozukluğu olan kişiler çok beğenilmek isterler. Benlik saygıları çok kırılgandır. Sürekli başkalarının kendilerini ne kadar iyi değerlendirdiğinin üzerinde dururlar. Bu durum da beğenilme ve ilgi görme içindir.
Bir yere gidince büyük bir çoşkuyla karşılanmayı bekleyip, sahip olduklarına herkesin imrenmediğini görürlerse çok şaşırırlar. Özel davranılmayı bekledikleri için bunu göremezlerse şaşırırlar ya da öfke duyarlar. "Çok önemli işleri" için sıraya girmeyi düşünemezler. Diğer insanlar onlara saygı gösterip sırasını vermeli diye düşünüp, bu olmazsa sinirlenirler. Başkalarının isteklerine ve ihtiyaçlarına hiçbir duyarlılık göstermedikleri için bilerek ya da bilmeyerek başkalarını kendi çıkarları için kullanırlar ve sömürürler.
Birşey istediklerinde, bunun karşı taraf için ne anlama geldiğini düşünmeden karşılanmasını beklerler. Örneğin başkalarının, kendilerini, onların işlerine adayıp aşırı çalışmalarını beklerler. Karşıdaki bu durumda ne hissediyor, bunu düşünmezler. Karşılarındaki kişiden yararlanıyorlarsa , amaçlarına ulaşmalarını kolaylaştırıyorsa ya da benlik saygılarını güçlendiriyorsa, duygusal ilişkiye girerler. Çok özel davranış görmeyi, buna hakları olduğunu, ayrıcalıklı kişiler olduklarını düşündükleri için çoğu kez zorlamalarda bulunup, özel kaynakların yaratılmasını beklerler.
Empati kelimesini hiç duymamış gibidirler. Başka kişiler bütün olarak onların iyilikleri ile ilgili olarak vardır, diye düşünür ve hareket ederler. Kendi kaygıları ile ilgili gereksiz ayrıntıları tartışırlar. Karşılarındakinin önemli bir kaygısını dahi paylaşıyor olsa hor gören bir biçimde sabırsız ve hoşgörüsüz olurlar. Cümlelerinin başkalarını incittiğinin farkına varmazlar. Örneğin çok hasta bir kanser hastasının önünde ne kadar hoş bir tenis maçı yapıp, hayatın, yaşamanın güzelliğinden konuşabilirler. Başkaları isteklerini ve gereksinimlerini söylediğinde eleştirir bir tutumla; bunların zayıflığın, başarısızlığın, küçük beyinli düşünmenin birer belirtisi olarak algılarlar.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu olan kişilerle ilişkiye girenler, bu kişilerdeki duygusal soğukluğu ve karşı ilgi yoksunluğunun olduğunu görürler.Bu kişiler çoğu kez başkalarını kıskanırlar ya da başkalarının kendilerini kıskandığını düşünürler. Diğer insanların başarılarında ve sahip oldukları şeylerde gözleri kalır. Bunları onlara çok görürler ve onların elde ettikleri bu başarılara , beğeniye yada ayrıcalıklara kendilerinin layık olduğunu düşünürler. Özellikle başkalarının kendi başarılarındaki katkılarını kaba bir şekilde değersizleştirmeye çalışırlar. Bu kişilerin küstah ve kendini beğenmiş davranışları vardır. Çoğu kez züppeliğe varan, tepeden bakan ya da patronluk taslayan tutumlar sergilerler.
Yarin son bölüm.
Saygilar.
H.A.E.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home