... SORUNU CÖZERSEN ONU BIR GÜN ICIN ÖZGÜR KILARSIN, BIR INSANA SORUNLARINI CÖZMEYI ÖGRETIRSEN ONU HAYATI BOYUNCA KENDINDEN EMIN KILARSIN. blog layouts

BIR INSANIN CAHIL OLDUGUNU BILMESI / ILME ATILMIS ILK ADIMDIR

Pazar, Aralık 10, 2006

KISILIK IV..


EŞLİK EDEN ÖZELLİKLER VE BOZUKLUKLAR


Bu insanlar diğer insanların acılarına , duygularına, haklarına karşı hissizdirler, eşduyumdan yoksundurlar ve de bu insanlara karşı alaycı ve hakir gören bir tavır takınırlar. Kendilerine şişirilmiş gerçekçi olmayan bir değer biçerek, kibirli davranırlar. Sıradan işlerin kendileri için olmadığını savunarak, şimdiki ve gelecekteki gerçek sorunlara karşı ilgisiz kalırlar. İleri derecede “sabit fikirli“, kendine güvenen ya da kendini beğenmiş kişilerdir. Yumuşak ve rahat hareketler içinde yüzeysel bir çekicilik sergileyebilirler. Oldukça konuşkan ve sözel olarak cana yakın olabilirler.

(Konuyu bilmeyen bir kişiyi etkileyebilecek teknik terimler ya da anlaşılmaz bir dil kullanırlar)

Çoğu kez tek eşli bir ilişkiyi sürdüremezler ve cinsel ilişkilerde sorumsuz ve sömürücü olurlar.
Kendilerini geçindiremeyip yoksulluğa düşerler. Evsiz barksız yaşayabilirler. Yıllarını cezaevlerinde geçirebilirler. Şiddete başvurdukları için erken yaşta ölebilirler (İntihar, kaza ve başkasını öldürme)

Bu insanlar gerginlik ve can sıkıntısına katlanamama, depresif duygudurum bozukluğu, uyuşturucu madde kullanımı bozuklukları, somatizasyon bozukluğu, patalojik kumar oynama ve dürtü kontrol bozuklukları olabilir. Borderline, histerionik ve narsisistik kişilik bozuklukları ile beraber görülebilir.

Çocuklarda 10 yaşından önce davranış bozukluğu ve eşlik eden Dikkat eksikliği artı Hiperaktivite görülmüşse, erişkinlik döneminde Antisosyal Kişilik Bozukluğu geliştirme eğilimi yüksektir.

Çocuk istismarı, çocuğa yeterli bakımın verilmemesi, kararsız ya da tutarsız anne – babalık Antisosyal kişilik yapısının oluşmasına neden olur.


GİDİŞ


Erkeklerde % 3, kadınlarda % 1 görülür. Kronik bir gidişi vardır. Yaş ilerledikçe 40’lı yaşlarda yatışır.
Aileden biri Antisosyal Kişilik Bozukluğu taşıyorsa, çocuklardan erkek olanda uyuşturucu ve Antisosyal Kişilik Bozukluğu, kadınlarda ise somatizasyon (Psikolojik bir rahatsızlığın bedende fiziksel bir belirtiye dönüşmesi. Baş, mide ağrıları v.s. gibi ) bozukluğu olmaktadır.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu olan anne – babaların hem kendi öz biyolojik çocuklarında, hem de evlat edindikleri çocuklarda Antisosyal Kişilik Bozukluğu + Somatizasyon Bozukluğu + Uyuşturucu medde kullanımı ile ilgili bozukluklar daha çok görülmüştür.

18 yaşın altındaki kişilere bu tanı konmaz. Ayrıca 15 yaşından önce Davranış Bozukluğunun bazı semptomları olmalıdır.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu ile Narsisistik Kişilik Bozukluğu olan kişilerin katı olma, rahat hareket etme, yüzeysel olma, karşısındakini sömürme ve eşduyum, empati yapamama gibi ortak özellikleri vardır. Ama Narsisistik Kişilik Bozukluğu dürtüsellik, saldırganlık, sahtekarlık özelliklerini kapsamaz. Antisosyal Kişilik Bozukluğunda kişi başkalarının kendisine hayranlık duymasını önemsemez ve başkalarını kıskanmaz. Narsisler çocukluk dönemlerinde Davranış Bozukluğu göstermemiştir.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu diğer Kişilik Bozukluklarından suça yönelimi ile ayırt edilmelidir. Bazen tanı tam Antisosyal Kişilik Bozukluğuna uymuyorsa Erişkin Antisosyal Davranışı terimi kullanılır.

(DSM IV'den yararlanılmıştır)

Bağımlı Kişilik Bozukluğu
Bağımlı Kişilik Bozukluğu'nun başlıca özelliği uysal, yapışkan (askıntı) davranışa ve ayrılma korkusuna yol açacak şekilde aşırı bir düzeyde kendisine bakım verilmesi ihtiyacının olmasıdır. Ergenlik ve ergenlik sonrası (genç yetişkinlik) döneminde başlar ve değişik koşullarda ortaya çıkar. Bağımlı ve uysal davranışlar kendisine baktırmak (bakım vermek) üzerine tasarlanır. Bireyin başkalarının yardımı olmadan kendi başına başaramayacağı düşüncesi ise ilgili benlik algısından kaynaklanır.

Bu kişiler başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazlarsa günlük kararlarını almakta bile güçlük çekebilirler. Girişimde bulunmak ve sorumluluk almak için başkalarının (çoğu zaman tek bir kişi) ön ayak olmasını isterler. Nerede yaşayacaklar, ne gibi işleri olacak, hangi komşuyla yakın görüşecekler gibi konularda karar verirken anne, baba ya da eşe bağımlıdırlar. Böyle bozukluğu olan ergenler, ne giymeleri gerektiği, kimlerle arkadaşlık etmeleri, hangi okula gitmeleri, hangi hobileri seçmeleri konularında anne ve babaları karar versin isterler. Sorumluluğu başkalarının almasını istemeleri yaşlarına ve durumlarına uygun değildir (küçük çocukların gereksinimleri, yaşlı ve özürlü kişilerin yardım istemesinden bu durum farklıdır).

Bu kişiler sevgileri kaybetme, destekleri yitirme, ya da kabul görmeyecekleri korkusu ile bağımlı oldukları kişiler başta olmak üzere , diğerleriyle aynı görüşte olmadıklarını söylemekte çoğu zaman güçlük çekerler. Tek başına başaramama inancı öylesine yerleşmiştir ki, yanlış olduğuna inansalar bile, rehberlik eden kişinin önerilerini uygularlar. Kendilerinden uzaklaşacak kaygısı ile gereksinim duydukları şeyleri söyleyemeyip, kızgınlıklarını gösteremezler. Misillemeden korkarlar.

Tasarıları başlatamazlar. Kendilerine güvenmedikleri için, işi başlatmak üzere başkalarını beklerler; çünkü bir kural olarak başkaları kendilerinden daha iyi yapar; onlar yardımsız yapamazlar. Kendilerini beceriksiz sunarlar. Eğer yeterli destek görürlerse işlerini iyi yaparlar. Daha yeterli biri olmak ya da daha yeterli biri olarak görünmekten korkarlar. Çünkü bu durumun terkedilmelerine yol açacağına inanırlar. Sorunlarının çözümü için başkalarına güvendikleri için bağımsız yaşama becerileri geliştiremezler ve bir kısır döngü ile bağımlılıkları artar.

Bu kişiler bakım ve destek almak için, akla yatkın olmasa da başkalarının hoş olmayan isteklerine boyun eğecek kadar aşırıya gidebilirler. Önemli bir bağı sürdürme ihtiyaçları çoğu zaman dengesiz ya da çarpık ilişkilerin doğmasıyla sonuçlanabilir. Olağandışı özverilerde bulunup, sözel ya da cinsel olarak kötüye kullanıma katlanabilirler. Kendilerine bakamayacakları inancı öylesine yerleşmiştir ki, tek başlarına kaldıklarında kendilerini rahatsız ve çaresiz hissederler. Sırf tek başına kalmamak için önemli buldukları kişinin peşine takılıp giderler. Yakın bir ilişkileri sonlandığında (sevgiliden ayrılma, bakan kişinin ölümü gibi) DERHAL bakım ve destek kaynağı olarak başka bir ilişki arayışı içine girerler. Yakın bir ilişkileri olmadığında "olamayacakları" inancıyla başka birine gelişigüzel bağlanabilirler.

Aşırı ve gerçek dışı bir korkuyla, sağlam bir delilleri olmadığı halde terkedilecekleri endişesi yaşarlar. Kendi kendilerine bakamayacakları korkusu ile gerçekçi olmayan bir biçimde kafa yorarlar. Genelde kötümserdirler, kendilerinden kuşkulanırlar. Yeteneklerini, sahip oldukları değerleri küçümserler ve sürekli kendilerini " aptal " olarak tanımlanıyor olabilirler. Eleştirileri ve kabul görmemeyi değersiz olduklarının bir kanıtı olarak alıp, kendilerine olan güvenlerini yitirirler. Başkasının kendisini aşırı bir düzeyde koruyup, kollamasını ve üzerlerinde egemenlik kurmasını isterler. Girişimci olunması gereken bir meslekte başarısız olabilirler. Sorumluluk alma ve karar verme durumlarında endişe ve gerginlik başlar.

Toplumsal ilişkileri kişinin bağımlı olduğu birkaç kişi ile sınırlıdır. Duygu durum bozuklukları başta olmak üzere, diğer kişilik bozuklukları : borderline, çekingen ve histerionik kişilik bozuklukları ile birlikte görülür.Çocukluk ve ergenlikte uzun süren (kronik) fiziksel hastalık ya da ayrılma anksiyete bozukluğu geçirmiş kişi de bu bozukluğun gelişmesine zemin hazırlayabilir.

Bağımlı davranışların yaşa ve sosyokültürel grupların etkenleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir. Kültürel değerlere göre fazla ise ya da gerçek dışı kaygılar yansıtıyorsa bu tanı konmalıdır. Çocuklara ve ergenlere bu tanı konulurken çok dikkatli olunmalıdır. Çocuk ve ergenin rehberliğe ihtiyacı olması farklı bir durumdur.

Bağımlı kişilik bozukluğu ruh sağlığı kliniklerinde en sık karşılaşıldığı bildirilen bozukluklardan biridir. Kadınlarda ve erkeklerde eşit görülür. Ortak özelliklere sahip olduğu için diğer kişilik bozuklukları ile karıştırılabilir.
Bağımlı kişilik bozukluğu daha çok boyun eğer, tepkisel ve yapışkan davranışlar gösterir. Borderline kişilik bozukluğunda da terkedilme korkusu vardır ama bu kişi duygusal olarak boşlukta kalma, öfke duyguları ve isteklerde bulunma ile tepki gösterirken. Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişi terkedilmeye suskunlukla ve boyun eğerek tepki gösterir. Böyle bir durumda derhal onun yerini tutacak başka bir ilişkinin arayışına girer. Histerioniklerse güvence verilmesine ve kabul görmeye karşı güçlü ihtiyaçları vardır. Bunlar da çocuksu ve yapışkan görülürler. Ancak silik ve yumuşak başlı davranışlarla davranan bağımlı kişilik bozukluğundan farklı olarak histerionikler aşırı derecede süslü olmaları ile belirlidir ve ilgi çekmek için özel bir takım çabalar harcarlar. Çekingen kişilik bozukluğunda öylesine güçlü aşağılanma ve reddedilme korkusu vardır ki, kabul görüleceklerinden emin olana dek kendilerini geri çekerler. Bunun tersine bağımlı kişilik bozukluğu olan kişiler, ilişkilerden kaçmak ya da kendilerini geri çekmekten çok, önemli buldukları diğer kişilerle bağlantı kurma ve bu bağlantıyı sürdürme çabası gösterirler.
(DSM IV'den yararlanılmıştır)

Borderline Kişilik Bozukluğu
Kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık, belirgin dürtüselliğin olduğu, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan bir davranış biçimidir.

Bu kişiler gerçek ya da hayali bir terkedilmekten kaçınmak için çılgınca çabalar gösterirler. Yakında ya reddedileceği ya da bir ayrılığın olacağı algısı ya da dış yapının değişmesi, benlik algısında, duygulanımda, bilişte ve davranışta derin değişikliklere yol açabilir. Bu kişiler çevresel koşullara karşı çok duyarlıdırlar. Belirli bir zaman dilimiyle sınırlı gerçek ayrılıklar olduğunda ya da tasarlanan şeylerde kaçınılmaz değişiklikler olduğunda bile yoğun terkedilme korkuları ve uygunsuz öfke yaşarlar (Örneğin onlar için önemli birinin birkaç dakika geç kalması, randevusunu iptal etmesi karşısında panikleme ya da hiddetlenme). Bu "terkedilme" nin "kötü" olduklarını gösterdiğine inanabilirler.
Terkedilme korkuları, tek başına kalmaya dayanamamaları ve yanlarında başkalarının olmasına gereksinimleri ile ilişkilidir. Terkedilmek, kaçınmak için çılgınca çabalar göstermeleri, bir yerlerine zarar vermeleri ya da intihar tehdidi ve davranışında bulunmaları gibi dürtüsel eylemlerini kapsayabilir.

Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin tutarsız ve gergin ilişkileri vardır. Daha birinci ya da ikinci görüşmede kendisine bakanları ya da sevgilileri olabilecek kişileri gözlerinde yüceltebilirler. Birlikte çok zaman geçirmeyi isteyebilirler ve ilişkilerinin daha başında en özel yönlerini paylaşabilirler. Bununla birlikte, başkasının yeterince ilgilenmediğini, yeterli özveride bulunmadığını ve yeterince "ORADA OLMADIĞINI" hissederek kişileri yüceltmeden birden değersizleştirmeye geçebilirler. Bu kişiler başkalarıyla eşduyum yapabilirler ve başkalarını besleyebilirler. Ancak bunları gerektiğinde kendi beslenmelerinin karşılanması için diğer kişilerin "ORADA OLMALARI" karşılığında ve bunun beklentisi içinde yaparlar. Bu kişiler başkalarına bakışlarında, birden, belirgin değişiklik göstermeye yatkındırlar. O kişileri bir iyiliksever destekçi ya da insafsızca cezalandırıcı olarak görebilirler. Bu tür gidip gelmeler, çoğu zaman, besleyici nitelikleri yüceleştirilmiş ya da reddetmesi, ya da terketmesi beklenen, bakım veren bir kişi ile ilgili bir düş kırıklığı yansıtır.

Sürekli ve belirgin bir biçimde tutarsız bir benlik algısı ya da benlik duyumu ile belirli bir kimlik karmaşası olabilir. Amaçların, değerlerin, mesleki beklentilerin sürekli olarak değişmesi ile belirli, birden ortaya çıkan belirgin benlik algısı değişiklikleri vardır. Meslek, cinsel kimlik, değerler ve arkadaş türleri ile ilgili görüşlerinde ve tasarılarında birden ortaya çıkan değişiklikler olur. Bu kişiler yardım arama gereği duyan bir insan rolünden, geçmişteki yanlış tedavilerin öcünü almaya çalışan adil bir insan rolüne hızla geçiş yapabilirler. Genellikle kötü ve günahkar olmaya dayalı bir benlik algıları olmasına karşın, bazen bu duyguların hiç olmadığı anlar da yaşayabilirler. Bu tür yaşantıları genellikle anlamlı, besleyen , destekleyen bir ilişkilerinin olmadığını hissettikleri durumlarda ortaya çıkar. Bu kişilerin yapılandırılmamış işlerdeki ya da okuldaki başarıları düşük olabilir. Kendilerine zarar verici; kumar oynama, sorumsuz bir biçimde para harcama, Tıkınırcasına Yemek Yeme, güvenli olmayan rastgele cinsel ilişkilere girme, pervasız araba kullanma ve uyuşturucu madde kullanabilirler. İntiharla ilgili girişimler, göz korkutma eylemleri gösterirler. Bu kişilerin %8 - 10'unda kendini öldürme, yakma, yıkma vardır. İntiharla ilgili göz korkutma çoğu zaman bu kişilerin yardım almak için hazır oldukları anlamındadır. Ayrılma - reddedilme, ya da sorumlulukların artması dürtüsel olarak kendine zarar verme davranışlarına zemin hazırlar. İntihar, yaşamda karşılaşılan bir güçlükle başa çıkamayıp, çözülme esnasında esnasında görülebilir. Ya da kötü biri olmuş olmasının kefaleti olarak değerlendirilebilir.

Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin duygularını ifadede tepkisellik vardır. Öfke, panik, umutsuzluk dönemleri, irrite bir hal, nadiren kendini iyi hissetme ya da doyum bulma dönemleri ile bir rahatlama sağlanır. Kişiler arası ilişkilerde stres etkenlerine aşırı tepki verebilirler. Kendilerinin sürekli olarak boşlukta hissetme güçlüğü yaşayabilirler. Hemen sıkılırlar, bu nedenle sürekli olarak yapacak bir şeyler ararlar. Kendilerine bakan kişileri ya da sevgililerini ihmalkar, kısıtlayıcı, aldırmaz, başından atan kişiler olarak gördüklerinde uygunsuz ve yoğun bir öfke dışa vururlar. Öfkelerini kontrol etme güçlüğü yaşayarak, eşyalara ya da birbirlerine zarar verebilirler. Aşırı iğneleyici konuşurlar, sürekli acı çekiyorlarmış gibi bir tutumları vardır. Öfkelerini kontrolsüz bir biçimde dışa vurmayı çoğu zaman utanma ve suçluluk duyguları izler ve kötü biri oldukları duygusunu pekiştirir. Aşırı stres altında kişilik çözülmesi, şüpheci düşünceler ortaya çıkabilir. Tüm bu semptomlar, hayali bir terkedilme tehlikesine karşı bir tepkidir. Dakikalar ya da saatler, bazen de günler boyu sürebilir. Sevdikleri kişinin geri dönüşüyle sakinleşirler.
Devami var.
Saygilar.
H.A.E.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home