Galata Mevlevihanesi
Foto: Galata Mevlevihanesi'nin huzur veren bahçesi...
Kadim şehir İstanbul’da huzursuz ruhunu gezdirip duranların sükun bulabileceği limanlardan biri. Girişindeki kitap satış yerini geçer geçmez şehrin hayhuyu arkanızda kalıyor. Solda hazire var. Demir parmaklıklardan baktığınızda içerde sarıklı mezar taşlarını görebiliyorsunuz. Biliyorsanız duanızı da esirgemeyin elbette. Burada İbrahim Müteferrika’nın da mezarı bulunuyor. İki katlı bahçe koyu ve açık yemyeşil ağaçlarla ve sayısız güzel kediyle dolu. Yüksek duvarlarla yabancı gözlerden korunuyor. Hele sıcak yaz günlerinde serinliği pek davetkar.
Foto: Galata Mevlevihanesi ana binası (Haziran 2006)
İki katlı ahşap bina içinde sema ayinlerinin yapıldığı salon ve müze yer alıyor. Yaklaşık beş yüz yıllık tarihiyle İstanbul’un en eski tekkelerinden biri burası. Yaşanmışlık dolu.
Semazenler Hak’tan alıp halka uzattıkları elleriyle dönüyorlar, bembeyaz tennureler içinde; zaman zaman durup birbirlerini selamlıyorlar, ney taksimi dinleniyor. Kendilerinden geçip Hak’la bir oluyorlar. Ücreti biraz yüksekçeyse de bahçede dolaşmak bedava. (En azından en son Haziran ayında gittiğimde bilet diye tutturan olmadı.) Ya da Şeb-i Aruz gecesini bekleyip TRT’den de semazenleri izlemek mümkün. Hiç izlediniz mi bilmem: Mevlana’nın ölüm günü olan 17 Aralıklarda yapılan Şeb-i Aruz törenlerini TRT canlı yayınla veriyor. Mevlevilerin bu ibadetlerinde en küçük detay bile belli bir simgesel anlam taşıyor. Bunlar hakkında bilgi edinmek için (www.semazen.net) sitesine bakılabilir.
Divan Edebiyatı Müzesi’nin de aynı yapıda olduğunu söylemeden geçmeyelim. Elbette buraya kadar gelmişken onu da gezmeli.
Sözlerimizi Mevlana’nın düşünceleriyle bağlayalım. Büyük divanında şöyle diyor Mevlana:
“Dünyâda nice diller var, fakat hepsi de anlam bakımından bir ;
kapları kırıp döktün mü su, bir olup gider.”
Bu ibadet ayında gönül birliğine çağırıyor herkesi.
“Hadi, şu benlikten geç, herkesle karış kaynaş.
Kendinde kaldıkça bir habbesin, ancak bir zerresin;
fakat herkesle birleştin kaynaştın mı ummansın, mâdensin.”
Bloglarda dünyanın gidişinden ne kadar endişe duyduğumuzu yazıyoruz çoğunlukla. Bize bu sözleriyle bu konuda yol gösteriyor gibi değil mi? Belki biraz Mevlana’ya kulak versek iyi olacak.
Tüm inananlara Ramazan’ın hayırlı olmasını ve tüm insanlığa ruh arınması ve barış getirmesini dilerim.
Nicomedian
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home