... SORUNU CÖZERSEN ONU BIR GÜN ICIN ÖZGÜR KILARSIN, BIR INSANA SORUNLARINI CÖZMEYI ÖGRETIRSEN ONU HAYATI BOYUNCA KENDINDEN EMIN KILARSIN. blog layouts

BIR INSANIN CAHIL OLDUGUNU BILMESI / ILME ATILMIS ILK ADIMDIR

Çarşamba, Ekim 11, 2006

İslam minyatürü üzerine çeşitlemeler


Minyatür: Nusret Çolpan

Üstteki resme bir bakın. Hemen tanıyacaksınız neresi olduğunu. O kadar gerçeğe sadakatle ve birebir resmedilmiş ki. Öte yandan öylesine güzel bir yer ki gerçek olamaz diyor insan. İşte minyatür böyle bir şey. Hem gerçekçi hem gerçeküstü. Daha doğrusu kendi içinde taşıyor kendi gerçekliğini.
Orhan Pamuk’un tümüyle minyatür sanatçıları çevresinde geçen romanı Benim Adım Kırmızı’dan da bileceğiniz gibi minyatür sanatçılarına nakkaş denir. Nakış işler gibi ince ince işlenir minyatürler. Perspektif anlayışı çok değişiktir. Adeta batılı anlamda perspektifi yok gibidir resmin. Oysa minyatürlerin konusuna göre, öne çıkarılmak istenen kişi veya vurgulanmak istenen herneyse o önde ya da üstte yapılır. Figürler birbirini kapatmadan en ince ayrıntısına kadar verilir. Figürlerin birbirini kapattığı bir tarz da var ki buna yığma sistemi deniyor. Ayrıca sıralama ve perdeleme sistemi uygulanmış minyatürler de vardır.
Siz de benim gibi kelime kökenlerine meraklıysanız minyatür kelimesinin resmi oluşturan minik figürlerle, hatta minyon kelimesiyle ilgisi olabileceğini düşünebilirsiniz. Oysa kelimenin kökeni minyatürde kullanılan bir tür kırmızı boyayla ilgili. Zaten Pamuk da romanına kırmızı adını vermiş. Minyatürlerin bu parlak kırmızıları, mavi ve yeşilleri çok avangard bir renk anlayışı gibi gelir bana ve çok severim. Zaman zaman kullanılan yaldızlar Klimt’in yağmur gibi yaldız dökülen tablolarını çağrıştırır.
Gerçek olayları veya yerleri, ancak İslami sanat kurallarına uygun biçimde soyut bir ifade biçimiyle ele alan Osmanlı minyatürlerinin ustaları arasında en ünlüsü Levni’dir. Onun kendine has minyatürleriyle yeni ders kitaplarını bilmiyorum ama biz eskiler okul müfredatlarındaki tarih kitaplarında bile karşılaşırdık. Kanuni’leri, Barbaros’ları o minyatürlerle (Şemail-i Ali Osman) tanıdık. O minyatürlerde dönemin önemli olayları (Surname), savaşlar, ele alındığı gibi Mesnevi gibi kitaplar, simurglar, hüthüt kuşları, çiçekler, doğa manzaraları, Kelile ve Dimne’nin hayvanları, Leyla ile Mecnun gibi halk hikayeleri de resimlenmiştir... Bana her zaman ilginç gelen yönü ise kurallara sonuna kadar bağlı bir sanat olan minyatürlerin pek çoğunda mutlaka çerçevenin dışına uzanan bir ağaç dalı, resmin içinden dışarı kaçan bir kuş, rüzgarla savrulmuş bir şal gibi bir “kaçak” unsurun bulunmasıdır.

Not: Yukardaki minyatür günümüzde bu sanatı yaşatmaya çalışanlardan değerli sanatçı Nusret Çolpan’a ait olup sanatçının izniyle bu yazıya eklenmiştir.

Nicomedian

2 Comments:

At 11:26 ÖÖ, Blogger Asortik Krep said...

Çok güzelmiş :)
Sanatçının ellerine sağlık..Sizde çok güzel anlatmışsınız..

 
At 3:54 ÖS, Blogger Deniz Kamcez said...

Teşekkür ederim. Sizin de gönlünüze sağlık.
Sevgiler,
Nicomedian

 

Yorum Gönder

<< Home