Dede Efendi: Mevlevihaneden Topkapı Sarayı'na
“Yüzündür cihanı münevver eden”
Eski İstanbul’da, büyük konaklarda teravih namazlarının ayin ve ilahilerle kılınması ve müezzinlerin naat okumaları adettendi. İşte bu ayinlerin bestecisi ve en ünlü okuyucusu Hammamizade İsmail Dede Efendi’dir. Bu yıl büyük bestekar ve saray müezzinbaşı İsmail Dede Efendi’nin (İstanbul 1778-Mina, Mekke 1846) vefatının 160. yılı.
O çok ünlü "yine bir gülnihal aldı bu gönlümü” sözleriyle başlayan vals tempolu eserin de bestecisi olan Dede Efendi Sultanahmet Akbıyık’ta yaşadı.
Bilinen 283 eseri olan bestecinin dedeliği Mevleviliğindendir. (Hammamizadeliği ise baba mesleğinden geliyor.) Babasının ölümünden sonra Yenikapı Mevlevihanesi’ne devam etti. Burada yedi yıl ders gördü. Birçok ilahi ve Mevlevi ayini besteledi. Sonraları saraydaki fasıllara çağrıldı. III. Selim onun buselik makamındaki "Zülfündedir benîm baht-ı siyahım" sözleriyle başlayan şarkısının ününü duyarak kendisini saraya davet etti. Dede Efendi bundan sonra sarayda müezzinbaşı olarak da görev yaptı. Saraylı bir cariyeyle evlenmesinden sonra Akbıyık’taki eve yerleşti. Bu ev son yıllarda müze olarak hizmet veriyor. İki katlı evin üst katı tipik bir Osmanlı evi gibi düzenlenip döşenmiş. Bu turistik mahallede yabancılar ve yeni kuşaklar Osmanlı ev yaşamını burada görebiliyorlar. Ahşap tavanlı odalar sedirlerle ve raflarla çevrelenmiş. Alt kat ise toplantı salonu.Burada ney ve tambur konserleri yapılıyor. (Hakk’tan alıp halka sunan bestekar için Hakk’a kavuşmasının 160. yılı dolayısıyla burada bu yıl da tören ve konserler düzenlenecek.)
Hacca gittiğinde koleraya yakalandı ve Mekke’ye gömüldü. İlginç olan doğduğu günün de öldüğü günün de Kurban Bayramına rastlamış olmasıdır. (Rivayete göre adının İsmail konması da bundan.)
Yahya Kemal ölümü için şu dizeleri yazdı:
“Tauna giriftar olarak Mina'da
Can verdi cehennem gibi bir hummada
Fani ise öz bestelerin hallaki
Doğmak yaşamak nafiledir dünyada.”
Bestelerinden benim de sevdiğim biri: “Ey büti nev eda olmuşum müptela”
Hala zevkle çalınıp söylenen eseri: “Baharın zamanı geldi.”
Yine çok sevilen hüzzam şarkısı: Ey gül-î bâğ-î edâ; sana oldum müptelâ
Bir başkası: “Şu karşıki dağda bir yeşil çadır”
Ve son olarak Mevlevi ayinlerinden: “Yüzündür cihanı münevver eden.”
Onun büyüklüğü saray musikisi yanında ondan çok daha güç olan dini musikiyi de hakkıyla bilip bestelemesidir.
Ruhu şad olsun.
Nicomedian
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home