Hırsızın Suçu Yok mu?
Son günlerde medyada en dikkat çeken tartışmalardan biri, televizyon programlarının düzeysizliği. Akşam’ın yayın yönetmeni Serdar Turgut’un bir yazısıyla başlayan tartışmaya, en son Mehmet Barlas da katıldı.
Bu yazarların ortak özelliği, televizyonları da olan medya gruplarının etkili isimleri olmaları. Bir ortaklık da, televizyon programlarının “kötü” olmasını, halkın beğenisine bağlamaları. Bu köşeyazarlarına göre televizyoncuların neredeyse hiç suçu yok. Tartışmayı ise daha çok “izleyen halka” laf söylemek için kullanıyorlar. Serdar Turgut “bu fikir düzeyine sahip insanlar”, “berbata alışmış insanlar”, Engin Ardıç “Halkın cahilliği”, “Siz İbrahim Tatlıses dinleyin” gibi, halkı ve televizyon izleyicilerini hor gören ifadelere başvurdu.
Buna karşın, medyada böyle bir tartışmanın açılmış olması önemli. Çünkü, Engin Ardıç’ın da itiraf ettiği gibi, daha önce olan durum şöyleydi: “Patronun aynı zamanda bir de televizyonu olduğundan, basın bu gidişe dur diyemiyor, tam tersine çanak tutuyor.”
Aslında bu tartışma, akademik çevreler başta olmak üzere yıllardır yürütülüyor, halkın televizyon programlarından şikayetleri de zaman zaman gündeme geliyor. Ancak medya hiç oralı olup da eleştirileri dikkate almamış. Bu eleştirilerin ses getirip getirmeyeceği merak konusu.
--------------------------------------------------------------------------------
TURGUT: TELEVİZYONU BIRAKTIM
Ben Türk televizyon kanallarını seyretmeyi çok uzun yıllar önce bıraktım. Bu nedenle insanı kahredecek kadar berbat olan dizileri, oyunlarını gördüğünüzde insana insanlık âleminden utanç duyuran oyuncu bozuntularını... Tamamen irrasyonel olan haberleri izlemekten uzun süredir mahrum kaldım. (...) Bu dizileri merak ederek izleyebilen bu haberlerin olabildiği ve bu fikir düzeyine sahip insanların olabildiği bir ülkeden güzellik beklemeyeceksin, ben de beklemiyorum zaten. (...) Gazeteleri ne kadar uğraşsanız da bu dizileri sevenlere hitap edecek kadar kötüleştiremezsiniz işte bu nedenle gazete satışları pek artmıyor bu ülkede. Berbata alışmış insanlar televizyonla yatıp onunla kalkıyorlar ve arada okumak gibi kendilerine lüzumsuz gelen banal işlerle meşgul değiller.
Serdar Turgut, Akşam, 23 Ocak
--------------------------------------------------------------------------------
ARDIÇ: LAGALUGA KÜLTÜRÜ
Lumpenproletarya, Türkiye’yi adım adım teslim alıyor. Bizler büyük ölçüde kendi kabuğumuza çekildik. Bakmıyoruz. Pes ettik. Yeni Türkiye’yle başa çıkamayınca onu kendi haline bıraktık. Bir de ‘beğenmiyorum ama halkın nabzını tutmak için seyrediyorum’ diyenler var; yalan söylüyorlar, ikiyüzlülük ediyorlar: Bal gibi, hoşlandıkları için izliyorlar bu rezillikleri. En hışır seyirciye seslenen diziler, en kafasız müşteriye yönelik haber bültenleri... Gazeteci mi soytarı mı, haberci mi şaklaban mı olduğu belli olmayan birtakım sarhoş serseriler, televizyon haberciliğini öldürdüler. İyi kötü başlatmıştık, elbette yanlışlarımız ve eksiklerimiz de vardı, gelişecekti, öylece kaldı. Kalmadı da, geri gitti.
(...) Siz İbrahim Tatlıses dinleyin, ben Franz Schubert seviyorum. Dürtmüşüm halkın nabzını be! Beğenmeyen okumasın.
Engin Ardıç, Akşam, 24 Ocak
--------------------------------------------------------------------------------
BARLAS: BİR SORUN VAR AMA
Yüz binlerce okura hitap eden iki yazar böyle kırıcı ifadelerle geniş kitleleri ilgilendiren televizyon yayıncılığını eleştirmeyi göze aldıklarına göre, ortada tabii ki daha ılımlı ve daha az öfkeli biçimde ele alınması gerekli bir “Sorun” bulunmakta.
Serdar Turgut’un “Gazeteleri, ne kadar uğraşsanız da bu dizileri sevenlere hitap edecek kadar kötüleştiremezsiniz” iddiası da tartışılmalı bu arada. Televizyoncular izlenmek için kendilerini parçalarken, gazeteler de tiraj artırmak için “Popüler Kültür”ün gereklerine veya “Lumpenproleterya”nın beklentilerine uygun olan her şeyi yapmıyorlar mı? “Ağırlıklı” gazetelerin “Büyük boy tabloid” olma çabası yok mu sanki devrede? Kesin olan gerçek şu... Türkiye’de bu konular, Turgut ve Ardıç’ın ifadeleri kadar sert içerikli olmasa da çeşitli kesimlerde çok sık tartışılıyor.
Mehmet Barlas, Sabah, 25 Ocak
Evrensel.net
Ayda
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home