... SORUNU CÖZERSEN ONU BIR GÜN ICIN ÖZGÜR KILARSIN, BIR INSANA SORUNLARINI CÖZMEYI ÖGRETIRSEN ONU HAYATI BOYUNCA KENDINDEN EMIN KILARSIN. blog layouts

BIR INSANIN CAHIL OLDUGUNU BILMESI / ILME ATILMIS ILK ADIMDIR

Çarşamba, Ocak 10, 2007

Gençleri olumsuz etkileyen televizyon programları


Bazı televizyon kanallarında yayınlanan ahlaki değerlerden uzak programların etkisi altına aldığı önemli bir grup ise gençlerdir. Doğru ile yanlışı henüz tam ayırt edemeyen, çoğu zaman gördükleri ve duydukları yeni kavramlara ilgi duyan gençler, farkında olmadan televizyondan aldıkları yanlış telkinlerle şiddete, ahlaki dejenerasyona, sapkın akımlara, cinsel suçlara yönelebilmekte ve zamanla doğru olanın bunlar olduğuna inanmaya başlamaktadırlar.
Gençlerin ruhsal dengesini bozan, onları inanç, ahlak, adalet gibi temel konularda yanlış yargılara iten yayınlar da oldukça yaygındır. Başta bazı televizyon dizileri olmak üzere, korku ve şiddet dolu filmlerde ve büyü, sihir gibi sapkınlıkları konu alan yapımlarda her türlü telkinle karşılaşmak mümkündür. Televizyonlarda şefkat, merhamet, nezaket gibi güzel ahlak örneklerini görmeyen gençler, bu yayınlar karşısında tamamen hazırlıksız ve savunmasız durumdadırlar. Bu durumu engellemekle sorumlu olan aileler ise yanlış programı tespit edebilecek detaylı bilgiye her zaman sahip olamayabilmektedirler.
Sonuçta, özellikle çocuklar ve gençler, televizyonun düğmesine basılması ile kolayca her türlü telkine maruz kalabilmektedir. Bu tehlikeli tablonun sonuçları, sabrın, hoşgörünün, saygının, sevginin gittikçe yok olduğu toplumsal bir dejenerasyona neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda da bu konuda önemli sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin Türkiyedeki akranlarıyla yaklaşık olarak aynı oranda televizyon seyreden genç bir Amerikalı, yılda 14.000den fazla cinsel içerikli görüntüyle karşılaşmaktadır. Ergenliğin ilk dönemlerindeki bir çocuk ise 8000den fazla cinayet, 100.000den fazla şiddet görüntüsü izlemiş olmaktadır.
Washington Üniversitesi Epidemioloji (salgın hastalıklar) Uzmanı Dr. Brandon Centerwallun yaptığı saptama da konunun önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Dr. Centerwallun belirttiğine göre; televizyondaki şiddet sahneleri, gerçek hayatta yaşanan şiddet olaylarının yüzde ellisinin sebebidir.
Dr. Centerwallun bir başka saptamasına göre ise; eğer şiddet içeren televizyon filmleri olmasaydı; ABDde, 10.000 daha az adam öldürme, 70.000 daha az tecavüz, 700.000 daha az saldırı vakası olacaktı. Tüm bu rakamlar televizyonun insanları şiddete yönelten etkisinin ne denli önemli bir boyutta olduğunu yansıtmaktadır.
Bu nedenle başta gençler ve çocuklar olmak üzere pek çok televizyon izleyicisi, bu yoğun telkinler nedeniyle farkında olmadan, ahlaksızlığın aslında çağdaşlığın bir gereği olduğunu düşünmeye, bunu olağan görmeye ve kabul etmeye başlamaktadır. Bundan yaklaşık on yıl önce insanların kınadıkları ve kesinlikle karşı oldukları çeşitli alışkanlık ve davranışların, bugün artık birçok kişi tarafından olağan karşılanmaya başlanmış olması, hatta bunları eleştirmenin bile yanlış olduğu inancının yaygınlaşması, bu yayınların seyirciler üzerinde ne kadar etkili olduğunun başka bir göstergesidir.
Ayda

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home