EGITICININ EGITIME IHTIYACI OLDUGU ANLAR...
OKUL VE DAYAK
İnsan daha önce hiç fark etmediği bir şey fark ettiğinde ya da bilmediği yeni bir şey öğrendiğinde, şaşkınlığını dile getirmek için ' bir yaşıma daha girdim' ifadesini kullanır.
Çünkü yeni şeyler zamanla ve yıllar geçtikçe öğrenilir.
Daha önceki yıllarda bildiğinizi sandığınız bir çok şeyi, aslında bilmediğinizi fark edebilirsiniz.
Şöyle bir on ya da on beş yıl öncesine gittiğinizde, temel ahlaki normlar belki istisna kalmak koşuluyla, bir çok konuda değer yargılarınızın ve hatta bazen dünya görüşünüzün bile değiştiğini görebilirsiniz.
Örneğin, ortaokul ya da lise yıllarına dönüp baktığımda okullarda tokat atan, dayak atan hocalarımızın varlığını hatırlar gibi oluyorum.
O zamanlar tokat atan, döven, dayakçı hocalara karşı inanılmaz bir çocuksu öfke ve hiddet duyardım.
Lise birinci sınıfın ilk dönemlerinden sonra lise hayatım boyunca patolojik ( hastalıklı ) boyutta dayak atan bir hoca ile neredeyse hiç karşılaşmadım.
Ancak, ortaokulda dayak atan hocalarımız çoktu diyebilirim.
Hatta isimlerini de sayabilirim.
Ancak hiç lüzumu yok.
Eğitim kurumlarında yaşanan patolojik dayak atma eylemi, eğitmenin, kişisel karizmatik öğelerle sağlayamadığı disiplini, şiddetle yoluyla sağlama girişiminden başka bir şey değildir.
On iki on üç yaşındaki körpecik çocukları sınıfın ortasında, diğer arkadaşlarının yanında demoralize ve pasifize etmek...
Hepsinden öte onurunu kırmak.
Buna şiddetle karşı olduğumdan bahsetmeyeceğim.
Bu eylemin, zavallılığın ve biçareliğin bir yansıması olduğundan da bahsetmeyeceğim.
Belki de bazen aşağılık karmaşasını (kompleksini) aşma girişimi olma ihtimalinden de bahsetmeyeceğim...
Hani öyle çok dayak yemiş de seneler sonra buradan derdini haykıran bir adam imajı da oluşmasın gözünüzde.
Ancak ortaokulda iken çok sevdiğim birkaç arkadaşımın yediği tokat sahneleri aradan tam 10 sekiz 10 dokuz yıl geçmesine rağmen hafızalarımdan silinmiyorsa, buradaki kabahatlinin kim olduğu belli oluyor.
Hani giriş kısmında demiştik ya, yeni şeyler zamanla ve yıllar geçtikçe öğrenilir ve önceki yıllarda bildiğinizi sandığınız bir çok şeyi, aslında bilmediğinizi fark edebilirsiniz diye...
Benim de seneler sonra, hayata dair bir çok konuda görüşlerim değişti.
Kimi konularda daha konservatif (muhafazakar), kimi konularda daha radikal, kimi konularda daha liberal oldum.
Ama inanın, o günkü çocuk aklımla, bugünkü yetişkin aklımı karşılaştırdığımda, okullarda patolojik şekilde dayak eylemini gerçekleştiren öğretmenlerle ilgili düşüncelerimde değil bir milim, bir angstronluk (bir milimetrenin onmilyonda biri) bir değişiklik bile olmadı.
Bana göre her zaman, üçüncü, bazen de dördüncü sınıf insandı onlar.
Öğretmenin, çok sinirlendirildiği ya da saygısızlığa maruz kaldığı için ayda yılda attığı bir tokat ya da kulak çekmeye değil lafım.
Ben dayak eylemiyle öğrenciler üzerinde tedhiş ( dehşete düşürme, sindirme) ve terör yaratan hastalıklı kişilerden bahsediyorum.
Onlara sorsanız bunu sınıfta inzibat (sıkı düzen) sağlamak için yapıyorlardır...
Ama gerçekten öyle mi sizce ?
Geçen bunca zamana rağmen, bir çok konuda değiştim belki ama, okulda öğrencisine saldıran hocalara karşı düşüncelerim bacak kadarken de aynıydı, yüz kilo iken de aynı...
Selâmetle...
BAVER
2 Comments:
Yazının en başından sonuna kadar kelimesi kelimesine katılıyorum.
Sebebini biliyorsunuz........
@ biyonikkedi : teşekkürler biyonik...fatih'in haberini de yeni aldım:(
Yorum Gönder
<< Home