HURMA AMA HANGİ HURMA ?
Sabah kalktığınızda ola ki susamışsanız elbette biraz sıkıntılı olabiliyor şu oruç ibadetimiz. Ama olsun.
Gülü seven dikenine katlanırmış.
Akşam olup da iftar sofrasına oturduğunuzda o sıkıntıları niye çektiğinizi daha da iyi idrak edebiliyorsunuz.
İftar sofralarında zeytin ya da hurma olur bilirsiniz.
Bir gelenek olmuştur artık.
Esasen iftarınızı yani orucunuzu hurma ile açarsanız sevap kazanacağınızı da işitmiş idim.
Kanımca, araştırılırsa aç karnına yenilen zeytinin ya da hurmanın mutlaka bir faydası olduğu sonucuna ulaşılır gibime geliyor.
Genelde hep öyle oluyor çünkü...
Affınıza sığınırak küçük tuvaletinizi ayakta yapmayın çok günahtır deniyor. (Baylar için elbet)
Sonra bilim açıklıyor. Ayakta yapılması bir takım ürolojik rahatsızlıklara sebep oluyormuş.
Ayakta su içmek günahtır deniyor.
Sonra bilimden cevap geliyor. İşte ayakta içilen su doğrudan mideye basınç yapıyor. Ve buna bağlı rahatsızlıklar oluşabiliyor.
Bu sebeple kesin hurma ya da zeytinin de bir faydası vardır diye düşünüyorum.
Gelelim komik olan şeye.
İftar açılırken yenilen o şekerli, çekirdeği olan yemiş türündeki yiyeceğin hurma olduğunu biliyordum.
Biliyordum da , bir hurma daha varmı onu bilmiyordum.
Öyle domates gibi olan yiyecek var ya ?
Meyve gibi duran.
İşte ondan bahsediyorum.
Turuncu bir rengi var.
Onun adı da hurma imiş.
Niye mi önemli ?
Arkadaşlar arasında girdiğim iddiayı kaybettiğim gün geldi aklıma da o yüzden...
Ben o domates gibi olan yiyeceğin asla ve asla hurma olamayacağını ısrar edince,
Üç kişiye bir güzel tatlı ısmarlamak zorunda kalmıştım.
Ama o günden bugüne çok iyi biliyorum artık.
İki tane hurma var.
Birincisi iftar sofrasında yemiş gibi yediğimiz şekerli olan hurma, bir de domates büyüklüğünde ve şeklinde turuncu renkli olan hurma...
Eh ikisinin de ismi niye hurma , arapçadan mı osmanlıcadan mı işte onu bilemem...
Edebiyat hocalarımız ??? bu konuda bir açıklama yaparlarsa memnun oluruz...
Selâmetle...
BAVERHurma üzerine cevap hakki.
Baver:
"İki tane hurma var.
Birincisi iftar sofrasında yemiş gibi yediğimiz şekerli olan hurma, bir de domates büyüklüğünde ve şeklinde turuncu renkli olan hurma...
Eh ikisinin de ismi niye hurma , arapçadan mı osmanlıcadan mı işte onu bilemem...
Edebiyat hocalarımız ??? bu konuda bir açıklama yaparlarsa memnun oluruz..."
diyerek bitirmiş yazısını.Bende alındım galiba ve şöyle bir araştırma yaptım hurma üzerine.
Bulduğum kaynaklarda genelde morfolojik yapısından ziyade dini etimolojik yapısı daha fazla yer almış.Ben aşağıda alıntısını yapacağım yazıda yazılanları ilkkez duydum.Belki de hurmanın islam dini açısından önemli olmasının sebebi anlatılanlara dayanıyordur.Tabii coğrafi yapı itibariyle o topraklarda uygun yetişme koşullarına sahip olabilme özelliği ikincil sebep olarak gösterilebilir bu durumda.Bir kaynakta şunlar yazılmaktadır:
"Oruclu olan kimse, hurma ile iftâr etsin! Çünki hurma bereketlidir. Peygamber, hurma ile iftâr ederdi. Hurmanın bereketli olması şöyledir ki, onun ağacına (Nahle) denir. Bu ağacın yaradılışında, topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaradılışı da böyledir. Bunun içindir ki, Peygamberimiz Nahle ağacına, Âdem oğullarının halasıdır dedi. 'Halanız olan nahleye saygı gösteriniz! Çünkü bu ağaç, Âdem aleyhisselâmın çamurundan kalan artıkdan yaratılmışdır 'buyurdu. Görülüyor ki, Nahle, Âdem aleyhisselâmın çamurundan yaratılmışdır. Nahleye bereket buyurması, bunda herşeyin bulunduğu için olsa gerekdir. Bunun için, nahlenin meyvesi olan hurma yenince, insanın parçası, dokusu olur. Böylece hurmada bulunan herşey, insana da aktarılmış olur. Hurmada bulunan sonsuz üstünlükler, bunu yiyende de bulunur. Hurmayı yiyen herkes böyle olur ise de, oruclu kimse, iftâr zemânında, şehvetlerden ve dünyânın geçici zevklerinden temiz olduğu için, hurmadan pekçok istifâde eder. Ayrıca efsanevi olarak Allah'ın, Adem'i yaratmasından sonra, geriye kalan balçıktan hurmanın dişisini yarattığını söyleniyor. Ona sevgiyle "hala", yâni babanın kardeşi denilmektedir. Hatta şu söz Peygamber izafe edilmektedir: "Halanız olan dişi hurmaya ikramda bulununuz" (Ekrimû emmetekum en-nahle)." Genel olarak dini kaynaklar araştırıldığında bu ve benzeri sebepler hurmanın islami açıdan neden önemli olduğu konusunda bilgilenmemizi sağlıyor.Bunun dışında hurmanın niteliği konusunda da şu bilgiler karşımıza çıkıyor:
"Hurma lif, mineral ve fenol açısından oldukça zengin bir besin maddesidir. Kalp dostu olarak bilinen elmada daha çok bakır ve çinko bulunurken, hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demirin 2 kat daha fazla olduğu, düzenli yenilmesi halinde, kalp ve damar hastalıkları riskini azalttığı biliniyor. Yaklaşık yüzde 20 nem ihtiva eden taze hurmada yüzde 60-65 seker ve yüzde 2 protein, kurumuşunda ise yüzde 75-85 civarında şeker olduğunu hatırlatan uzmanlar, hurmanın faydalarını şöyle sıralıyor:
Orucun hurma ile açılması halinde, oruçtan dolayı insanın üzerinde oluşan halsizliği hurma birden giderir. Hurma aslında her öğünde yenilebilecek bir meyvedir. Mineraller açısından oldukça zengindir. İçeriğinde kalsiyum, potasyum, demir, B vitamini bulunmaktadır. Hurma bedeni ve zihni gelişmeyi sağlar. Kansere karşı koruyucu olduğu bilinir. Boğaz ağrısına keser. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı şikâyetlerini giderir. Kemik hastalıklarında faydalıdır.”
Bunun dışında konunun dil ile ilgili kısmına geldiğimizde,bir kavram kargaşası olduğunu gözlemlemekteyiz.Hurma palmiyegillerden yirmiden fazla çeşidi olan(Bu konuda Erdil Bey daha bilgili tabii,ben yazılanlardan bir sonuç çıkarmaya çalıştım)bir bitki.Yaş olarak tüketildiği gibi kuru olarakta tüketiliyor.Ülkemizde farklı isimlerle biliniyor aslında aynı meyve.
'Hurma' ismi kelime olarak Farsça 'dan geçmiş , bizde aynı şekilde meyve ismi olarak kullanıyoruz.Arapçada 'hurma ;kadın' anlamındadır.
Hurmadan başladık,hurma ile ilgili bir şiirle bitirelim.Umarım cevaplanmıştır bazı sorular:
"Bir Hurma Kütüğü uzaklarda ;
Yâri uğruna sevda türküleri yakan.
İnim inim inleten on sekiz bin âlemi.
Sadece bir kütük !..
Ya mübarek !...
Senin kadar olamadık..
Bir damla gözyaşı dökemedik.
Olan, olması gereken ve olduğunun farkında olamayan bizler...
Senin yanında,
Kütükleşmeyi bile beceremedik!.." Kenan Özmen
Ayda